22 Temmuz 2015 Çarşamba

Yalın




Ruhun gerçekliği içerisinde kendi yolumuzu bulma zamanı geldi… Bu boşluğu hemen kendimiz olarak tanımlamalıyız… Siyah provasında hayatın görürüz ışığı beraber, haberleşiriz gölgelerimizle… Ama uçulduğu sürece ümit de vardı hiçbirinin yüzleşemeyeceği kadar büyük...

Yol üstünde ne göreceğini yoldayken öğrenir insan, ufak ayrıntılar belirler hayallerinin akışını tıpkı ufak sapakların yönünü belirlediği gibi… Garip ve dokunaklı bir hüzün oturur tabureye, kan damlayan sessizlik olur hikâyesi olmayan bir yolda…

 İdeal olan mutlu olmak aslında anlaşılmak değil ancak hayata karışan varlıklar olduğumuz kabulü üzerinden hareket edersek algıların kapanıklığı ve koşullu duygudaşlık derin bir yalnızlığı doğuruyordu… Münzevi bir hayat yaşanılmayacağına göre dengeyi bir şekilde sağlamak gerekir… Belki bazı şeyleri feda etmekten geçiyordur yaşam...

Çıldırtıcı bir sessizlik pencereden dışarı bakar, kargalar kelebekleri kıskanır… En çok gözlerindeki hüznü severim ben… Ve insana evsiz olduğunu unutturan gamzelerini…

Ve…

Bir yalnızlık kalır elimizde…

Sonra aynayla konuşuruz, yalan söyleriz sonra, kalabalığız deriz… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder