16 Temmuz 2015 Perşembe

Fasıla II



Değ bana..İçinde kaybolduğum masal kırık parçalarımı yapıştıracak kadar anlatılmadı bana… Kimse kirletmedi beni kendimi duygularımla kirlettiğim kadar… Yüzleşemeyeceğim kadar yalnız, yüzleşmemek için daha çok sapan ve bu yüzden yüzleşmenin daha zor olduğu beni görün uçurumun kenarında. İtmeyin beni, itmeyin… Atlamak itilmekten yeğdir nasılsa…

Vazgeçmeliyim bakmaktan aynaya… Görmemeliyim omzu dikleşmiş gururu… Ama nasıl verilirdi yüz yirmi farklı sorunun her birine üçer farklı cevap… Nasıl tamamlanırdı çember?

Her yasta bir ümit var mıdır? Hastalıklı mı insan yoksa?

Kutsanmış akıllı kuklalardık, yarının bahçesi olan dünde asılı kaldık. Sahiplendik kimsesiz, soysuz kan kokusunu bizim olmayan bir yerde…

Düşmekten korkan bir kuş kadar özgüvensiz, uyuşmuş, uykulu beden miydi tahta sandıkta başlayan yolculuğa açlık yoksa sendeleyen cümleden çıkan anlamı mı fazla ciddiye aldık…?

Yol göstermeye çalışıyorum ruhuma bütün istikametler kuzey… Yürüyemiyorum yol uzun, güvenmem lazım teşrifatçının 6. hissine…

Ve...

Bir uçurum kaldı elimizde

Sonra, sonra kendimizi astık sokak lambasına, yalan söyledik sonra ölmedik dedik…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder