20 Temmuz 2015 Pazartesi

Neva



Biri ışıkları kapatabilir mi artık?

Sırt çantamda düşlenilmekten ölmüş dişi kuşlar var ama bilirsin yaşam payını alıyordu penceresine düşen yağmurdan… Kim bilir hangi kalabalıklara karışıp ne kadar düşleniyorsun şu an… Ölümüne sebep oluyorsun başka dişi kuşların istemsiz… Bilsen kaç düş gömdüğümü senden sonra, üzülürsün sesimin gökyüzüne ulaşmayışına…


Yeryüzünün yaşayan tüm varlıklarının sonsuz yalnızlığının, açık ve seçik özünü tırmalamasına sebep uçsuz bucaksız aydınlığı arasında var olmaya çalışan gökkuşağı kadar ümit vaat ediciydi tenin…


Tarifsiz hevesler içinde karaladığımız tüm satırlar buluştukları yerde huzur bulsunlar diye koruduğumuz sükûnetimizi kollamak zorundaydık, işte bu noktada tüm kaçınılmaz çatlak sesleri duymayı unutup kulak vereceğimiz yer gene kendi parmaklarımızdan dökülen seçilmiş gözyaşları ile anlaşılmaktan başka kaygısı olmayan bir hikâyeci olmalıydı…


Ama biliyorsun sonsuz değil zaman, içindeki tırtılların kelebeğe dönüşmesini bekleyecek kadar. O zaman anlatırsın perdeyi aralamadan;


Kişiliği eti üzerindeki deri, vicdanı derisi altına gizli, bir şizofrenin çektiği tanrısal acıdır yaşanan…


Ve…


Beceriksiz narsist bir duruş kalır elimizde…


Sonra ateşe veririz kendimizi… Yalan söyleriz sonra, yanmadık deriz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder