11 Eylül 2020 Cuma

Sual




 Yüzyıllar boyu ölü olan bir yanılsamanın çirkinliğini, mutlu bir kibirle misafir ettim… Zamanın ve tarihin kıyısında yüzen bir duman girdabının görünümünün bıraktığı iz,  güneşten solmuş bir sigara izmaritinin kederi ile sonuçlanır. bir yarım kahkaha kadar yorgunum, zamanımın saçma gerçeklerini gözlemliyorum - yanmış bilgelik artığı, kalbin ezilmiş meyvesi ile parıldayan unutulmaya yüz tutmuş alacakaranlık… Ayetlerimdeki bu beceriksiz yakarışta onu bulamazsanız, başka bir yerde de bulamayacaksınız, o, ruhun düğmelerini açmak ve insanin yüreğine sığmayan bolluğu kovmak ile görevlidir. güneşin peşinde koşan çaresiz bir başarıyı, ateşi kaybetmiş, soğuk ve ölümcül bir ıstırabın soğuk ve ölümcül hastalığını, yetenekli delilerin sokaklarında gördük!  işkence gören kalplerin döngüsü, monotonluğun melankolisi, zamanın zulmü, ağacın okyanusların altında bükülmesi, Ne kaldı? Hiçbir şey yok, zaman durdu…. Kayıp zamanın sonbaharı soluyor… Dönemler ve döngüler… Döngüler ve kırılgan dikilitaşlar… Yüzyıllar oldu, insan çölü ve şafağın çiyleri… Dokunulmaz bir korkunun damlaları… Sonsuz tezahürümüz… Günahlar düşüşte, alacakaranlık şarkı söylüyor…. Unutmanın anı, ölümlüler doğdu, çocukluğun köşesi, kirli toprağın buruşuk elleri… Tüm yolların alacakaranlığı…. Ölümlülüğümüzü zaten biliyoruz, bizler solan ışık ışınlarıyız…. Kurtuluşun olmadığını, cennet tarafından ezilmiş cüceler olduğumuzu zaten biliyoruz…. Kanıyor avuç içimiz bir hüzünlü mesih şafağında… göz bebeklerimizde hala hayatta olmanın üzüntüsü olduğunu kimse fark etmiyor…. Her şeyin bir rüya olduğuna şahit olmak için ölümlü ilahiler söylüyoruz… Dürüst olmak gerekirse "Artık düşüncelerimi hissedemiyorum" …. Mutsuz, önemsiz ve aşağı olduğumu gerekçelendirebilmek için böbürlenmeye devam ediyorum….Yorgunum….