15 Temmuz 2015 Çarşamba

Fasıla





Değme bana… İçinden yaşam akan gözlerim yok benim hala… Yıkık duvarlarımı gizlemek için astım bütün hüzünlerimi duvara…

Yedi ceddine sövecek pişmanlıklarım da olmadı benim… Koşullu değildi çünkü yaşamda hazır bulunma sebebim… Kaybedeceklerimiz kurduğumuz hayallerin gölgesinde beklesin azıcık… Kendime sorduklarım hayata soracaklarımın fazlası olsaydı ezilir miydim altında?

Milyonlarca değişkeni olan yaşam hakkında kesin yargılara, öngörülere varmak tuhaftı benim penceremde… İsterdim erozyona kurban gitsin üzerimdeki ölü toprağı… Ancak izin yapıyordu yağmur tanrısı ve bilmiyordum edecek tek dua…

Prag başka bir şehir artık diyorum sana. İlaçlamışlar… Gregor’un mezarını bulmaya çalışıyorum ağlamak için… Babam eşlik ediyor.  

Kimisi örterdi kusuru, kimisi görmezdi… Kusurun estetiğini görmeyi akıl edemedi insan… Yoksa buda mı estetikti?  

Verdik hayallerimizi rehine, başkası aldı… Birine göre iyi bir düşçü asla uyanmazdı…

Sokak lambasına asılı bir urgan kaldı elimizde.
Sonra, sonra kendimizi boşluğa atıp el salladık arkamızdan, yalan söyledik sonra, üzüldük dedik…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder