14 Aralık 2017 Perşembe

New Dawn



Öz tarafından tamamen yutulmaktır hassas insanın kaderi… Bu kısa süren tekillikler içinde takip ediyorum ellerimin izini.. Hani şu kader dedikleri avuç içindeki çizgileri… Bir delinin mantığıyla çizilmiş hatların perspektifi ulanıyor çürümenin ilkelerine… Her yerde bulunan boşlukta kayboluyorum ilgisiz… Bilinmeyenlerin düşmanlığıyla somutlaşmış gibi davranıyorum bu sefil dünyada.. Beni en ufak köşeye sıkıştırıyor insan ruhu içinde nokta… Neredeyse hareketsiz hayatı bir olarak görmek kederine katlanıyorum… Günlük hüznün yüksek formülasyonlarını taşıyan aptal bir gülümseme ile kayboldu her zaman çökmeye yazgılı yükselen duvarlarım… Zaten zamanın karası ile ağır yazgımızı sona erdirmeye karar verdik… Bir müzik akışı kadar sessiz son bulmalıydı  yazgımız... Benliğin  dualizminde yalnız başımıza düşmeye başladık.. Bir yuva artık boşluğun kolları… Belli ki bu terk edilmiş dünya sadece ilk rüyaydı ve gerçeklik tamamen uyanıktı Anubis`in ölüm bulutlarında…. Özgürlük yakın… Özgürlük bir adım sonrası.. Huzur kendini yaşama değil, yaşamı kendine uydurmak.. Bir adım… Sadece bir!!!

12 Ekim 2017 Perşembe

Prematüre



Umutsuzluğun çukuruna doldu merakın ırmağını sarmalayan yankılardaki yansımalar
Zihinsel köleliğimin keşfiyle açıklamaya çalıştım aklın geçilmez asimetrik sırrını         

Biz, tüm tecrübenin özüyle özel bir bağa sahibiz nedenselliğimizle
Sözcüklerin ölmekte olan  ateşini harladı mevcut paradoksumuzun ironisi

Süpheli fikirlerime karşı döndü  inançlarımın gökyüzü  dogmalara karşı isyan ettiğimde
Hafıza tabutunda yankılanır İnanç tarafından çağrılmak zorunda kalan kör gereklilik

6 Ekim 2017 Cuma

Hades




Stabil
Hareket yok
Hiç bir ilerleme
Sadece renkler
Siyah
En saf siyah
En derin olanı
Anlaşılmaz bir labirent beliriyor
Çıkış yok
Sadece şeytani bir sessizlik
Bilişsel bir felç
Bir yeraltı çıkmazı
Karanlık bir dehşeti deliyoruz
Tutunmaya çalışırken
Parmak uçlarımızda
Kandan nehirler
Delik deşik
Çok katmanlı zihinler
İki seçenek
Süresiz izole
Zalimce farkındalık içinde
Kasıtsız bir kayıtsızlık
Varlığın dehşeti ile

Eylül   `17

19 Ağustos 2017 Cumartesi

Messiah



Çürümenin vahşi temellerini sırtlanan yalnızlık gibi ömür
Yararlı bir tanrı ya da kozmik amaç fikrini ve tutkusunu yerine getirmeli
Zihninde kök salmış yaygın daralma ve karışıklık deneyimini bildirmeli
Askıya alınır daha büyük bir şey arama güdüsü
Yalnız muhafaza duygusu arda kalır rehberlik arzusundan
Geride bırakmalı bir kaynağa bağlı olduğumuza inandıran sebep çağı
Değiştirilemeyen yalnızlıktan hiç söz etmedik mi?
Mesih`in değiştirilemez yalnızlığından?  …
Zamanaşımına uğramış olan gökyüzünden keskin bir şekilde ayrılan
İsteksizliği elde etmek için kendinden ayrılmaktan kendini kurtaran
Gerçek yolculuğun özünde yalnız olan Mesih`in?
Yalnız insan ruhunun öbür tarafında açığa çıkacak bu olağan dışı eskimiş gerçeklik!!!

16 Ağustos 2017 Çarşamba

Yarından Sonra



Bu korkunç, korkmuş bedenin son kalıntıları,
bu derinimizle irtibatı olmayan belirsiz zihin,
bütün evrenin açıklanamayan yüzünün ötesinde,
bu boşluk, karanlık bir boşluk,
kısır bir sessizlik gibi görünen bu yansıma
Sonunda söyleyemeyeceğiniz şeyleri anlamaya,
mucizevi şekiller ve formlarla geniş ve derin bir yerde var olmak,
yazılmamış bir oyun arası çözülürken durmadan nefes alıp vermek
bu bitmeyen meşumun nihai noktası nedir?
bu varlık kendisini "ben" olarak adlandıran bir ölümle sonuçlanacaktır;
geçmiş, bugün ve geleceğin her şeyinin sürüp geldikleri,
beslendiği ve tüketildiği bir temel;
İnsanlıktan güçlü, insanlık dışı bir alem
ve zahmetsiz varlığı nedeniyle çabalayan her şeyin üzerinde egemen kalmak
Ve belki de hepimiz bittikten sonra da devam edecek olan bir çeşit gerçeklik
düşünmek ya da hayal etmek için bir nükte,
bir başka metafizik zeminden uzaklaşmamız daha az acılı, daha trajik görünmüyor
Korku, korku ve çaba için herhangi bir temel olmayabilir;
belirlenemeyen bir soy ve tanımsız bir yarış gibi

13 Ağustos 2017 Pazar

Yarından Önce



Nasıl tutabilirim hayat uykusunun özünü
Yineleyici bir ruhun donukluğuna geri dönmeden?
Fikirler arasında dolaşıp;
Doğum ölüm arasındaki anlamsız döngüleri haklı gösteren,
Yetersizlik duygularımızı ortadan kaldıracak bir arınma arayışımızda,
Mümkün olan her tecrübeyi kullanacağız
Sonsuz bir dağılma geçit töreni,
Derin ve köklü tatmin sağlamayan belirsiz ve kısa ömürlü yanılsama
Dağınıklığın değil,
Yoksul bilincimizin örtülmesi
Ancak tüm bunlar bir aldatmaca,
Bir insan hayatının doğal potansiyelinin indirgemeciliği yanıltabilir
Hayat bir deneyse, belirsizliğin sınırını aşan yalnız yolculuk haline gelebilir
Sadece kılık değiştirilmiş bir ütopik zihniyet biçimi
Hayatımız o kutsal nedenin araştırılması olarak tanımlanabilir
Bütün gaye;
Etrafı siyahlarla çevrili bir kelime olmak

13 Mayıs 2017 Cumartesi

Köprü



Kaosun parçalarını tamamlayan ucube bir gökkuşağı ölür içimizde
Dışlanırız toplumun soysuz ihtişamını erek ile bir etmediğimiz için
Dinleriz toprakla yapılmış rüyalar ile yeryüzünü bir müddet
Taşlanırız umutsuzluk dünyasında öfkeyi öldürdüğümüz için

Küçük ruhlar kayarken bir bir geleceğin gökyüzünden
Anıların toplamı olasılıklar gizler ışığa hasret karanlık tarafımızı
Belki de sakar kuşlar gibi uçuşan hafıza artığı muazzam bir yalnızlık
Ötekimizle yakınlaşmaya yeterli kanıt bulamayacaktır

28 Şubat 2017 Salı

Träumerei



Bazen ortodoks bir karanlık çöker günahlarımızın üstüne... Çarpıtılmış bir karmaşa olan yaşamın açtığı patikaların sessiz arzuları üryan bırakır düşüncelerimizi... Mutsuz bir tavşanın yorgun düşmüş kelimelerinde izini süreriz mutluluğun... Tüm özlemlerin göreliliğini ve başarısızlığın boşluğunu görmek için zorlarız kendimizi ya da sarılmak çare olur abartılı illüzyonlara... Son an içinde ... Varlığı, ellerinizde ağırlıksız bir nesne olarak kaldırdığınızda... Yürüyemediğimiz yol, toprağın sonsuz yankısı gibi titrediğinde... Algılamanın duraklamaya başladığı son eşikte.... Ruh, bedendeki gölge gibi durduğunda... Tehlikeli birer prova olur Morpheus'un mağarasındaki son rüyaları çalmak...



15 Şubat 2017 Çarşamba

Rüya



Alacakaranlık çöküyor üstüne körelmiş ruhumun... Bir gölgenin altına sığınmış gökyüzü çıplak... İdeal olmayan bir sesle haykırırım tökezleyen pişmanlığımı… Ansızın bir zar atmak gerekir kadere ve bilinçsiz olması gereken kederin sürecine... Bir fısıltı sarmalında kaybolan dudaklar gibi karanlık, hafıza taklit ettiğinde çarpık gölgeleri durma noktasına gelen... Kirli bir yörünge buluruz adımlarımızı kuşatan... Üzüntü affetmemize izin verir...

Sonra kendimizin mananın duygusal düğüm noktasına adım attığını fark ederiz, ilk kelamımızda çıplak dolanır bulutun sarmal adımları ve artık belirsiz bir seziş değil ama saf öngörülebilen bir gerçek olur: Gece arkının kolunu ruhumuzun çevresini dolandığı bir rüya izini sürer hafızanın ve durma noktasına gelen bilincimizin...


Belki de gerçeklik kabuğu içinde pasifize olmuş rüyaların manzarasını kuzey ışıklarıyla boyayan birer zanaatkârdan fazlasıyız... Ya da iç içe iki rüya sütununun arasına sıkışmış bir aynanın anlama ulanan yüzüyüzdür sadece... Her ne kadar aynadaki aksimiz yaralanmış olsa bile yaralanmaz ayna dedikleri...


Yansımalar üzerine somut adımlar atan ve meydan okuyan bir adamın evren üzerinde bıraktığı iz kadar kibirden yoksun bırakırız kendimizi özgürlüğün özü olan ölüme… Yeniden başlarız…

22 Ocak 2017 Pazar

Uzlaşı



Kim olduğumu hatırlatan her şey biraz yoruyor beni 
İçimde kara bir duvar gibi çocukluğumun izi
Nefreti içselleştiremeyecek kadar cok gökyüzü var içimde
Derinimde bir ağıt gizli, affediyorum kendimi

Ucube irrasyonel soyutlama çiziyordu yaşamımın akılcılığını
İçimdeki boşluk hissini haklı gösterebilirdi güvensizliğim
Renklere boyadım maskemi içimdeki anlamsızlığı gizlemek için
Derinimde kırılgan bir kabulleniş, onaylıyorum kendimi

11 Ocak 2017 Çarşamba

Scratches



Takatsiz kaldım melankoli ve saplantı arasındaki yolda
Uykumu bölüyor acıtan belirsizliğin öngörülmezliği
Sensizlik her anın uçurumunda maskesiz durmak gibiydi
Ölümün soğuk uykusu gibiydi sessizliğin

Sonsuz körlüğümüzün zincirinden kurtulmak adınaydı açılan yaralar
Tek kişilik içsel diyaloglarda çürüyor göz ardı edilmenin ağırlığı
Kim derine demirleyen saplantılarımın sonunu açığa vuracak?
Hangi ayık rüya avutacak umutsuz gözlerimi?

7 Ocak 2017 Cumartesi

Worshiper



Kayboldum
Düşen renk gibi
Kısa ömürlü gerçek
Yağmura benzer bir müzik notası gibi
Elbise askısına kendini asmış bir nüdist
Zihnimin çarpık alegorisi

Ben, düşler ve anlamdan geri kalanım
Şirke olan tavrımdandır Tanrı'ya karşı çıkışım 

İki tereddüt arasındaki uzaklık, yakınlık birdi
Kadere uyum sağlamaya yazgılıydı içimdeki

Nesnel bir kesin noktada duran saf aklın belleğe ihtiyacı yoktur 
Düşünce eylemin bozulmamış açık ifadelerinde gelişir

Ve eski benliklerimiz ulanır günahın solgun kuru parçalarana
Çünkü dünyanın yüzeyinde bir öz gibi titreyen sonsuz karanlığı kaldırdım

Yarın ağırlığı olmadan uyur yanılsamaya dönüşen bir kurgu
Yok belirli bir derinlik içinde, korku parlaklığının ardına gizlenmiş ulviyetin

4 Ocak 2017 Çarşamba

Sonra



Sonra,
Uyanmadan hemen önce
Bir kıvılcım gibi damlar bellek üstüne ağladıklarımız
Anlarız yürüdüğümüz yolun ne olduğunu hiç bilmediğimizi
Anlarız inancın bize illüzyondan bir patika gösterdiğini
Yalnızca paradigmalarımızı bildiğimizi ve bunun sonsuza kadar, 
tanımlanabilecek veya bilinebilecek herhangi bir şeye ulanmadığını fark ederiz

Sonra,
Kendimizi buluruz kendi yaptıklarımız içinde süreğen
Bilinen sınırlıdır, mazhar olmaya çalışırız bilinmeyene
Hep ilahi süreklilikle olan giz kendi özünü izhar eylemez 
Klavuzu olmayan patikaları hep dardır yürümeyi bilmeyene 
Değişen akışı içselleştiririz sonra, sonsuzluğun yüzeyi gibi
Kökü yaran bir tohumdur artık kirli maskelerimiz

2 Ocak 2017 Pazartesi

Retrospective II



Anılara sığınmışların tek suçu umuttur!
Kimse anın tuhaf tezahürlerini inkar edemez 
Renkleri günah olarak gösterir pencereler
Sonbahardan korkan bir yaprak misali
Sıkışır bilinç sözcük parçalarının arasına
Boğmaya başlar bizi içimizdeki soru
Biz pişmanlıklarımızın toplamı mıyız?