22 Ocak 2017 Pazar

Uzlaşı



Kim olduğumu hatırlatan her şey biraz yoruyor beni 
İçimde kara bir duvar gibi çocukluğumun izi
Nefreti içselleştiremeyecek kadar cok gökyüzü var içimde
Derinimde bir ağıt gizli, affediyorum kendimi

Ucube irrasyonel soyutlama çiziyordu yaşamımın akılcılığını
İçimdeki boşluk hissini haklı gösterebilirdi güvensizliğim
Renklere boyadım maskemi içimdeki anlamsızlığı gizlemek için
Derinimde kırılgan bir kabulleniş, onaylıyorum kendimi

11 Ocak 2017 Çarşamba

Scratches



Takatsiz kaldım melankoli ve saplantı arasındaki yolda
Uykumu bölüyor acıtan belirsizliğin öngörülmezliği
Sensizlik her anın uçurumunda maskesiz durmak gibiydi
Ölümün soğuk uykusu gibiydi sessizliğin

Sonsuz körlüğümüzün zincirinden kurtulmak adınaydı açılan yaralar
Tek kişilik içsel diyaloglarda çürüyor göz ardı edilmenin ağırlığı
Kim derine demirleyen saplantılarımın sonunu açığa vuracak?
Hangi ayık rüya avutacak umutsuz gözlerimi?

7 Ocak 2017 Cumartesi

Worshiper



Kayboldum
Düşen renk gibi
Kısa ömürlü gerçek
Yağmura benzer bir müzik notası gibi
Elbise askısına kendini asmış bir nüdist
Zihnimin çarpık alegorisi

Ben, düşler ve anlamdan geri kalanım
Şirke olan tavrımdandır Tanrı'ya karşı çıkışım 

İki tereddüt arasındaki uzaklık, yakınlık birdi
Kadere uyum sağlamaya yazgılıydı içimdeki

Nesnel bir kesin noktada duran saf aklın belleğe ihtiyacı yoktur 
Düşünce eylemin bozulmamış açık ifadelerinde gelişir

Ve eski benliklerimiz ulanır günahın solgun kuru parçalarana
Çünkü dünyanın yüzeyinde bir öz gibi titreyen sonsuz karanlığı kaldırdım

Yarın ağırlığı olmadan uyur yanılsamaya dönüşen bir kurgu
Yok belirli bir derinlik içinde, korku parlaklığının ardına gizlenmiş ulviyetin

4 Ocak 2017 Çarşamba

Sonra



Sonra,
Uyanmadan hemen önce
Bir kıvılcım gibi damlar bellek üstüne ağladıklarımız
Anlarız yürüdüğümüz yolun ne olduğunu hiç bilmediğimizi
Anlarız inancın bize illüzyondan bir patika gösterdiğini
Yalnızca paradigmalarımızı bildiğimizi ve bunun sonsuza kadar, 
tanımlanabilecek veya bilinebilecek herhangi bir şeye ulanmadığını fark ederiz

Sonra,
Kendimizi buluruz kendi yaptıklarımız içinde süreğen
Bilinen sınırlıdır, mazhar olmaya çalışırız bilinmeyene
Hep ilahi süreklilikle olan giz kendi özünü izhar eylemez 
Klavuzu olmayan patikaları hep dardır yürümeyi bilmeyene 
Değişen akışı içselleştiririz sonra, sonsuzluğun yüzeyi gibi
Kökü yaran bir tohumdur artık kirli maskelerimiz

2 Ocak 2017 Pazartesi

Retrospective II



Anılara sığınmışların tek suçu umuttur!
Kimse anın tuhaf tezahürlerini inkar edemez 
Renkleri günah olarak gösterir pencereler
Sonbahardan korkan bir yaprak misali
Sıkışır bilinç sözcük parçalarının arasına
Boğmaya başlar bizi içimizdeki soru
Biz pişmanlıklarımızın toplamı mıyız?